Sulh Ceza Hakimliği ve Görevleri

sulh ceza hakimligi

Sulh ceza hakimliğinin halk arasında ismi sulh ceza mahkemesidir. Sulh ceza hakimlikleri, ceza yargılaması sisteminin önemli bir parçası olarak, özellikle soruşturma aşamasında görev yapan özel yetkili hakimliklerdir. 2014 yılında yapılan değişiklikle sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış, yerlerine sadece hakimlik yetkisine sahip sulh ceza hakimlikleri getirilmiştir. Bu yapılar, özellikle kişi özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen kararların denetlenmesi bakımından işlevsel bir rol üstlenir.

Sulh ceza hakimlikleri, soruşturma evresinde hakim kararı gerektiren işlemlerde devreye girer. Tutuklama, adli kontrol, arama, el koyma gibi koruma tedbirlerine karar verme yetkisi yalnızca bu hakimliklere tanınmıştır. Bu sayede hem savcılık hem de kolluk kuvvetlerinin müdahaleleri yargısal denetime tabi tutulur.

Sulh ceza hakimliği, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. (5235 S. K. madde 10/4) Sulh ceza hakimliği, bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır. Sulh ceza hakimliğinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin adli sınırlarıdır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla sulh ceza hakimliği kurulabilir. Bu durumda sulh ceza hakimlikleri numaralandırılır.

Sulh Ceza Hakimliği Nedir?

Sulh Ceza Hakimliği; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılan bazı soruşturma işlemleri ile bu işlemlere yapılan itirazlar ve idari nitelikte bazı işlemlere (Örneği, idari para cezasına itiraz) itirazları inceleyen mahkeme olarak kurulmuştur. Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gereken gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hakimliği kurulmuştur.

Sulh Ceza Hakimliği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yapılan soruşturma işlemlerini ve idari nitelikteki bazı işlemlere itiraz itirazları inceleyen hakimlik (mahkeme) olarak görev yapmaktadır. Halk arasında “Sulh Ceza Mahkemesi” olarak bilinir. Ama gerçek ismi “Sulh Ceza Hakimliğidir.” 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda mahkeme olarak değil hakimlik olarak düzenlenmiştir ve tek hakimlidir.

Sulh ceza hakimliği, tek hakimlidir. Ayrıca bünyesinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulundurur. Müstakilen sulh ceza hakimliğinde görevlendirilen hakimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez. (5235 S. K. madde 10/2)

Sulh Ceza Hakimliği Nasıl Kurulur?

Sulh Ceza Hakimlikleri, Adalet Bakanlığı’nın önerisi ve HSK kararıyla kurulur. Kuruluş Sürecinde ilgili yargı çevresindeki iş yoğunluğu, coğrafi konum ve nüfus gibi unsurlar dikkate alınır. Her adliyede en az bir tane bulunacak şekilde planlama yapılır.

Kurulan hakimlikler numaralandırılarak organize edilir ve görev dağılımları bilişim sistemleri üzerinden tevzi yoluyla gerçekleştirilir. Görev yapan hakimler HSK tarafından belirlenir ve sulh ceza hakimliklerine atanarak uzmanlaşmaları sağlanır. Bu sistem ihtisaslaşmış ve hızlı karar alma kapasitesine sahip bir yapı oluşturur.

Sulh Ceza Hakimliğinin Görevleri Nelerdir?

Sulh Ceza Hakimliği’nin temel görevi ceza yargılamasının soruşturma aşamasında, hakim kararı gerektiren işlemleri yerine getirmektir. Bu işlemler arasında tutuklama, adli kontrol, arama, el koyma, iletişimin dinlenmesi gibi kararlar yer alır. Savcının talebiyle ya da doğrudan şüpheli veya müdafi tarafından başvuru yapılabilir.

Ayrıca, adli kolluk işlemlerine karşı yapılan şikayetlerin incelenmesi, hakimlik kararına karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi gibi fonksiyonlar da Sulh Ceza Hakimliği’nin görev alanına girer. Bunun dışında, adli para cezasının taksitlendirilmesi, itirazların değerlendirilmesi gibi yan görevleri de vardır.

  • Tutuklama, adli kontrol, arama, el koyma gibi koruma tedbirlerine karar vermek.
  • Yakalama kararı
  • Gözaltı kararına itiraz
  • Arama kararı
  • Delil elde etme yöntemlerinin hukuka uygunluğunu denetlemek.
  • Gizli soruşturma tedbirler kararları vermek. (Çoğu zaman yalnızca bu hakimliklerce verilebilir.)
  • Ceza infaz sürecine ilişkin, cezanın ertelenmesi gibi, bazı tali kararlar da alabilir.

Sulh Ceza Hakimliği Hangi Davalara Bakar?

Sulh Ceza Hakimliği, klasik anlamda dava gören bir mahkeme değildir. CMK kapsamında yalnızca soruşturma evresinde hakim kararıyla yaılabilecek işlemleri yürütür. Dolayısıyla dava değil karar mercii olarak görev yapar.

Buna rağmen kişilerin özel yaşamına ve özgürlüklerine doğrudan müdahale eden tedbirlere ilişkin kararlar verdiğinden, bu işlemler fiilen yargılama niteliği taşır. Sulh Ceza Hakimliği, itiraz üzerine yapılan yargısal denetim fonksiyonunu da üstlenir.

  • Dava açmak yerine bu hakimliğe talep/başvuru yapılır. (Örneğin savcı talebiyle tutuklama kararı.)
  • Medyada sıkça yer alan hakaret veya erişim engeli kararları, koruma tedbiri niteliğinde olup bu hakimliklerce karara bağlanır
  • İfade alma, yargılama, suçun sabit olmadığını değerlendirme gibi yetkileri bulunmaz.

Sulh Ceza Hakimliğinde Dava Nasıl Açılır?

Sulh Ceza Hakimlikleri nezdinde “dava açılması” kavramı klasik anlamıyla geçerli değildir. Bunun yerine, savcılık makamı ya da ilgililer tarafından karar alınması için başvuru yapılır. Başvurular genellikle yazılıdır ve CMK’ya uygun olarak dosya üzerinden değerlendirilir.

Şüpheli, mağdur, müdafi veya vekil gibi ilgililer de bireysel olarak hakimliğe başvurabilirler. Başvuru yapılırken ilgili olay, hukuki gerekçe ve talep açıkça belirtilmelidir. Kararlar çoğu zaman duruşma yapılmadan, dosya üzerinden verilir.

  • Başvurular genellikle savcılığın talebi ile yapılır; fakat bireysel başvuru da mümkündür.
  • Talep dilekçeleri CMK’ya uygun olarak hazırlanmalı, gerekçe ve dayanak açıkça belirtilmelidir.
  • UYAP sistemi üzerinden elektronik başvuru yapılabilir.
  • Karar alınması talep edilen husus, açık ve somut olarak belirtilmelidir (örneğin “arama kararı verilmesi”).
  • Usulüne uygun olmayan veya soyut gerekçelerle yapılan başvurular reddedilir.

Sulh Ceza Hakimliğinde Yargılama Süreci

Sulh Ceza Hakimliği’nde klasik anlamda bir “yargılama süreci” yoktur. Bu hakimlikler genellikle dosya üzerinden karar verir ve tek hakimlidir. Ancak bazı durumlarda, örneğin tutuklama kararlarında şüpheli veya müdafii dinlenebilir.

İnceleme süresi genellikle çok kısadır; kararlar 24 saat içinde alınabilir. Hakimlik, kararını CMK’da belirtilen gerekçelere dayandırmak zorundadır ve kararlar gerekçeli yazılır. Karar verilmeden önce ilgili taraflardan savunma alınması esastır, aksi durum gerekçelendirilmelidir.

  • Yargılama değil, karar alma süreci işletilir; bu nedenle süreler oldukça kısadır.
  • Tutuklama gibi özgürlük kısıtlayan kararlar öncesinde, hakimin şüpheliyi dinlemesi zorunludur.
  • Dosya üzerinden yapılan incelemede yalnızca sunulan belgeler dikkate alınır.
  • Kararlar kısa ve gerekçeli olmak zorundadır; aksi halde hukuka aykırılık doğar.
  • Yapılan işlemlerin tamamı denetlenebilir ve istinaf yoluna açık olmayan kararlar için itiraz hakkı mevcuttur.

Sulh Ceza Hakimliği Kararlarına Karşı İstinaf ve Temyiz

Sulh Ceza Hakimliği kararları, istinaf veya temyiz yoluna değil, itiraz yoluna tabidir. CMK m.267 vd. hükümleri gereği, bu hakimlikçe verilen kararlara karşı aynı yargı çevresinde başka bir sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir.

İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir ve başka bir kanun yoluna gidilemez. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru veya AİHM başvurusu gibi olağanüstü yollar her zaman açıktır. Özellikle tutuklama kararlarına karşı yapılan itirazlarda iç hukuk yollarının etkin işletilmesi büyük önem taşır.

  • Sulh Ceza Hakimliği kararları istinaf veya temyiz edilemez, sadece itiraz yolu açıktır.
  • İtirazlar, aynı yerde bulunan diğer sulh ceza hakimliği tarafından değerlendirilir.
  • İtiraz süresi genellikle 7 gündür, bazı durumlarda 5 güne inebilir.
  • İtiraz kararı kesindir; ancak bireysel başvuru yolu kapalı değildir.
  • Tutuklama ve arama kararlarında etkin bir itiraz sistemi, adil yargılama hakkının güvencesidir.