İdare Mahkemesi ve Görevleri

idare mahkemesi ve gorevleri

İdare mahkemesi; genel olarak vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki idari işlemlerin iptali ve idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini için açılan tam yargı davalarını karara bağlamakla görevli genel ve ilk derece mahkemesidir. (İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 1) İdare mahkemeleri genel olarak bir başkan ve iki üyeden oluşan heyetler hâlinde çalışmaktadır. Ancak, belirli bir tutarın altında kalan parasal uyuşmazlıklarda, tek hâkimle de karar verebilmektedir.

İdare mahkemesi genel görevli mahkeme olduğundan kanunla açıkça yetki verilmediği müddetçe diğer mahkemelerin idari davalara bakma görevi yoktur. Yani vergi mahkemesi ve ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki tüm idari işlem ve eylemlere karşı açılacak davalar idare mahkemesinde görülür. İdare mahkemelerinin kuruluşu ve görevleri 2576 sayılı kanun ile düzenlenmiştir. İdare mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesi veya değiştirilmesine HSK tarafından karar verilir. (2576 sayılı Kanun madde 2/2)

İdare Mahkemesi Nedir?

İdare mahkemesi, idari işlemler ve eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkları çözmekle görevli özel mahkemelerdir. Türk idari yargı sisteminin temel taşlarından biri olan bu mahkemeler, idarenin hukuka uygunluğunu denetler ve bireylerin idare karşısında haklarını korumayı amaçlar. Anayasa’nın 125. maddesi gereğince, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır ve idare mahkemesi bu yargı yolunun ilk derece mahkemeleridir. İdare mahkemesi, idari işlemlerin iptali, tam yargı davaları ve idari sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıklar gibi konuları ele alır.

Bu mahkemeler, idarenin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları açısından hukuka uygunluğunu denetler. İdarenin işlem ve eylemlerinin hukuka aykırı olması durumunda, bireylerin veya tüzel kişilerin zararlarının giderilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için faaliyet gösterirler. İdare mahkemesi, bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalışarak, idarenin keyfi uygulamalarına karşı denge unsuru oluşturur. Bu nedenle, İdare mahkemesi hem bireylerin haklarını koruma hem de kamu düzenini sağlama açısından kritik bir rol oynar.

İdare Mahkemesi Nasıl Kurulur?

İdare mahkemesi, 2576 sayılı Bölge İdare mahkemesi, İdare mahkemesi ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre kurulur. Bu mahkemeler, Adalet Bakanlığı ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda, belirli bölgelerde ve illerde faaliyet göstermek üzere oluşturulur. Kuruluş süreci, idari yargının etkinliğini artırmak ve bölge ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla planlanır. Mahkemelerin kurulacağı yerler, nüfus yoğunluğu, idari uyuşmazlıkların hacmi ve coğrafi koşullar gibi faktörler göz önünde bulundurularak belirlenir.

İdare mahkemesinin kuruluşunda, HSK tarafından atanan hâkimler görev yapar. Bu hâkimler, idari yargı hâkimleri olarak özel bir eğitimden geçer ve idare hukuku alanında uzmanlaşır. Mahkemeler, tek hâkimli veya heyet halinde çalışabilir; ancak genellikle İdare mahkemesinde heyetli yargılama esastır. Kuruluş aşamasında, mahkemelerin fiziki altyapısı, personel ihtiyacı ve bütçesi de Adalet Bakanlığı tarafından koordine edilir. Bu süreç, idari yargının hızlı ve etkin bir şekilde işlemesini sağlamak için titizlikle yürütülür.

İdare Mahkemesinin Görevleri Nelerdir?

İdare mahkemesinin temel görevi, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunu denetlemektir. Bu mahkemeler, idari işlemlerin iptali, tam yargı davaları (tazminat davaları) ve idari sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıkları çözmekle görevlidir. İdare mahkemesi, idarenin yetki aşımı, hukuka aykırı işlem yapması veya bireylerin haklarını ihlal etmesi durumunda devreye girer. Bu görev, idarenin hukuka bağlılığını sağlayarak kamu düzeninin korunmasına katkıda bulunur.

Ayrıca, İdare mahkemesi, idari işlemlerin yürütmesinin durdurulması taleplerini değerlendirir ve gerektiğinde bu yönde karar verir. Bu mahkemeler, idari işlemlerin sebep olduğu mağduriyetlerin giderilmesi, kamu hizmetlerinin hukuka uygun yürütülmesi ve bireylerin idare karşısında korunması için önemli bir denetim mekanizmasıdır. İdare mahkemesi, kararlarında tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine bağlı kalarak, idarenin işlemlerini hem maddi hem de hukuki açıdan titizlikle inceler.

İdare Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

İdare mahkemesi, idari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklara bakar. Bu davalar genellikle üç kategoride incelenir:

  • İptal davaları,
  • Tam yargı davaları ve
  • İdari sözleşmelere ilişkin davalar.

İptal davaları, idarenin hukuka aykırı işlemlerinin iptali için açılır; örneğin, bir kamu görevlisinin atanması veya bir imar planının iptali gibi. Tam yargı davaları ise idarenin işlem veya eylemleri nedeniyle uğranılan zararların tazmini için açılır, örneğin maddi veya manevi tazminat talepleri. İdari sözleşmelere ilişkin davalar ise kamu kurumlarının yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkları kapsar.

İdare mahkemesi, vergi mahkemelerinin görev alanına giren vergi uyuşmazlıkları hariç, idare hukuku kapsamındaki tüm davalara bakar. Örneğin, kamu personelinin disiplin cezalarına itiraz, idari para cezalarının iptali, kamulaştırma işlemleri veya idarenin düzenleyici işlemlerine karşı açılan davalar bu mahkemelerin görev alanına girer. Ancak, Anayasa’nın 125. maddesinde belirtilen istisnalar (örneğin, Yüksek Askeri Şura kararları gibi) İdare mahkemesinin görev alanı dışındadır.

İdare Mahkemesinde Dava Nasıl Açılır?

İdare mahkemesinde dava açmak için öncelikle idari bir işlem veya eylem nedeniyle hak kaybına uğranılmış olması gerekir. Dava açmak isteyen kişi, bu işlemi öğrendiği tarihten itibaren 60 gün içinde (özel kanunlarda farklı süreler öngörülmedikçe) idare mahkemesine başvurmalıdır. Dava, bir dilekçe ile açılır ve bu dilekçede davacının kimlik bilgileri, dava konusu işlem, talepler ve deliller açıkça belirtilmelidir. Dilekçe, ilgili idare mahkemesine doğrudan veya posta yoluyla sunulabilir.

Dava açmadan önce, bazı durumlarda idareye başvurarak işlemin kaldırılması, geri alınması veya değiştirilmesi talep edilebilir; bu işlem “idari itiraz” olarak adlandırılır. Ancak, bu zorunlu bir ön koşul değildir ve doğrudan dava açılabilir. Dava açılırken, mahkeme harçları ve gider avansı ödenir. Dilekçenin usulüne uygun hazırlanması ve delillerin eksiksiz sunulması, davanın hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir.

Yargılama Süreci, İstinaf ve Temyiz Aşamaları

İdare mahkemesinde yargılama süreci, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre yürütülür. Dava, dilekçenin mahkemeye ulaşmasıyla başlar ve mahkeme, dilekçeyi inceleyerek usul yönünden uygunluğunu kontrol eder. Ardından, dava konusu idari işlem ilgili idareden istenir ve idarenin savunması alınır. Davacı, idarenin savunmasına karşı cevap dilekçesi sunabilir; bu süreçte deliller toplanır ve gerektiğinde keşif veya bilirkişi incelemesi yapılır. Yargılama genellikle yazılı usulle yürütülür, ancak duruşma yapılması da mümkündür.

Yargılama sürecinde, mahkeme idari işlemin hukuka uygunluğunu inceler ve kararını bu doğrultuda verir. İdare mahkemesi, işlemin iptali, tazminat ödenmesi veya yürütmenin durdurulması gibi kararlar alabilir. Yargılama süresi, davanın karmaşıklığına ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişir, ancak kanunen 6 ay içinde karar verilmesi hedeflenir. Mahkeme kararları, taraflara tebliğ edilir ve bu kararlara karşı istinaf veya temyiz yoluna gidilebilir.

İstinaf, idare mahkemesi kararlarına karşı başvurulan bir kanun yoludur ve bölge İdare mahkemesinde görülür. İdare mahkemesinin verdiği kararlara karşı, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde istinaf başvurusu yapılabilir. İstinaf incelemesi, kararın hem usul hem de esas yönünden yeniden değerlendirilmesini sağlar. Bölge idare mahkemesi, idare mahkemesinin kararını onaylayabilir, bozabilir veya değiştirerek yeni bir karar verebilir. İstinaf, yargılamanın daha geniş bir perspektifte incelenmesini sağlayarak adil karar alınmasına katkıda bulunur.

Temyiz ise, istinaf kararlarına karşı Danıştay’a başvurulan bir üst denetim yoludur. Temyiz başvurusu, istinaf kararının tebliğinden itibaren 30 gün içinde yapılır. Danıştay, kararın hukuka uygunluğunu denetler ve genellikle maddi vakıaların yeniden incelenmesinden ziyade hukuki hataları değerlendirir. Danıştay, kararı onar, bozar veya düzelterek yeni bir karar verebilir. Ancak, bazı idare mahkemesi kararları (örneğin, 25.000 TL’yi aşmayan tam yargı davaları) için temyiz yolu kapalıdır.